İnsan Ne İçin Yaratıldı?

"İnsan ne için yaratıldı?" sorusu, tarih boyunca insanların merak ettiği ve araştırdığı bir konudur. Bu yazıda, insanın yaratılış amacının ne olduğunu sizlerle paylaşmaya çalışacağız.

Yaratılmışların en üstünü ve Hz.ALLAH`ın Halifesi olarak bu yasadığımız dünya aleminin hem efendisi hem kölesi olan insan.. 
Ahsenı takvim yani en güzel surette yaratılmışken esfeli safiline yani aşağıların en aşağısına  inen insan.. 
Bulunduğu ortamı hem güllük gülistan yapan, hem de savaşlar çıkarıp cehennem e döndüren insan...


Sevinen, üzülen, duygulanan, kahırlanan, öfkelenen, affeden, merhamet eden, intikam alan, seven, nefret eden, cömert olan , cimri olan, saygılı, küstah, sükreden, nimete nankör olan bazen hırslı bazen vurdumduymaz insan…. 
Bu dünyaya imtihan için gönderilmiş alıp verdiği her nefesten sorguya çekilecek olan insan.
Her gün türlü türlü hadiselerle bin Bir çeşit duygu halinde olan, ve bu duygu fırtınaları içinde türlü türlü karar vermek zorunda olan ve de bu kararları neticesinde günah yada sevap defterini dolduran insan.


Peki, insan ne için yaratıldı?
İlk başa dönecek olursak Hz Allah insan ı nasıl halk etti ve nasıl imtihan olmak üzere bu dünya ya gönderdi? 
Cenab ı Hak Celle ve Ala hazretleri hadısı kudsisinde şöyle buyuruyor:
“Ben gizli bir hazine idim, bilinmeyi ve sevilmeyi murad ettim, insanları ve cinleri ancak bana kulluk etsinler beni rableri olarak bilsinler ve bana ibadet etsinler için halk ettim”.

Henüz hiçbir şey yok iken Hz Allah vardı. Bu içinde yaşadığımız dünya, güneş, ay, yıldızlar. gezegenler evren , kainat, cennet cehennem, arş, kürsi, kalem vs hiçbir şey yok iken Hz Allah var idi. Kendi cevherinden bir nur halk etti. O Nur a nazar etti öyle beğendi öyle sevdi ki, o nurun ortaya çıkmasını böylece kendi sanatını göstermeyi ve de Rablığını izhar etmeyi murad etti. O nurdan sonra Kalem i halk etti ve ona yaz emrini verdi. Kalem ne yazayım Ya Rabbi deyince Hz.Allah” la ilahe illallah Muhammed ün Rasulullah yaz” dedi. İşte ilk yaratılan o nur Efendimiz Hz. Muhammed s.a.v. in nuru idi… İlk yazılan da La ilahe illallah Muhammed ün rasülullah idi.

Cenab ı Hak Celle ve Ala hazretleri “Ey habibim biz seni ancak alemlere ramet olarak  gönderdik.(Enbiya, 107) buyuruyor.

Peygamber efendimiz sa.v. “Cenab ı Hakkın onsekizbin alemi vardır ve sizin dünyanız bunlardan sadece bir tanesidir” buyuruyor. O halde biz anlıyoruz ki Efendimiz s.a.v. sadece bizim dünyamıza değil on sekiz bin aleme hem rahmet hem de Cenab-ı Hakkın sonsuz olan sıfat ve fiillerinin ve de hazinelerinin ortaya çıkmasına vesile olan bir cevheridir. Yaşadığımız ve adına dünya dediğimiz bu yeryüzünde bizden yani insanoğlundan evvel ,Hz Allah altı kavım daha halk etti ve de helak etti. Bunlardan en sonuncusu can kavmi idi. Hz. Allah (c.c) meleklerine can kavmini yeryüzündeki isyan ve tuğyanları sebebiyle helak etmeyi ve yeryüzünü bunlardan tamamen tertemiz etmelerini emir verdi. Melekler bu emri yerine getirdiler ama hikmeti ilahi icabı bir tane bebeğe kıyamadılar. Hz. Allah a yalvardılar Ve bu bebeğin kendileri ile kalmasını onu yetiştirerek isyandan tuğyandan beri bir halde cennet te kalmasını istediler. Hz Allah (c.c) meleklerin bu isteğini kabul buyurdu.

Aradan bizim bilmediğimiz bir zaman geçti bu bebek cennette büyüdü. Çok yakışıklı bir delikanlı oldu. İlmi o kadar üstündü ki melekler ona akıl danışmaya gelirdi. Adı da Azazil idi. Bir gün cennet in kapısında bir yazı dolaşmaya başladı,,, “Allah a yakın olan kullarından birisi Allah a isyan edecek ve Allah u Teala onu kapısından kovup cennetten uzaklaştıracak” Melekler devamlı bir şekilde Azazil e geliyor birisi kovulacakmış dua ette ne olur bu ben olmayayım diyorlardı. Çünkü melekler yaratılış icabı isyandan ve tuğyandan beri olduklarından Hz.Allah a karşı büyük bir tevazu ve alçaklık hissederler ve korku duyarlar. Azazil onlara dua ediyor kovulacak olanada lanet ediyor ama kendinin kovulacağını asla aklına getirmiyordu. Burada ibretler var bizim için… 

Kişi hiçbir zaman Hz.Allah ın gazabından yada rahmetinden emin olamaz ki bu dünya zaten imtihan dünyasıdır.

Bu dünyada elinden geldiği kadar Hz.Allah ın emirleri ve nehiyleri doğrultusunda yaşamaya gayret edip ,Hz.Allah ın rahmetini ümid etmelidir.

kişiyi helak eden şeylerden biriside ilmine, ibadetine ve taâtine güvenmesidir.

Gelelim Azazil in başına gelenlere … 
Hz.Allah bir gün meleklerine dedi: ”BEN kendime halife olmak üzere yeryüzünde insan adını verdiğim bir canlı halk edeceğim”. Melekler dediler ki “Ya Rabbi biz seni devamlı tesbih ediyoruz devamlı takdis ediyoruz. Yeryüzünde isyan çıkaracak kan dökecek senin nimetine nankörlük edecek bir canlımı var etmek istiyorsun?”  Hz.Allah, “Ben bilirim siz bilmezsiniz” buyurdu. Melekler o anda hemen itaat ettiler. Hz. Allah ilk olarak Cebrail (a.s)'a görev verdi ve dedi ki, ”Ey Cebrail git yeryüzünün belli bölgelerinden toprak al kendime bir halife halk edeceğim hammaddesi de toprak olacak.

Bakınız: insanoğlu, topraktan; cinler, isli dumandan; melekler de, safi nurdan halk olunmuşlardır.

Hz Cebrail yeryüzüne geldi ve “Hz Allah kendine HALİFE olmak üzere bir canlı halk edecek bunun için senden toprak istiyor”, dedi.

Yeryüzü: "Benim üstümde Hz Allah a isyan edecek kan dökecek fitne çıkaracak varlık için benden toprak istiyorsun. Allah hakkı için bunu benden isteme." dedi.
Cebrail As. toprağı almadan geri döndü ve Hz Allah a özrünü beyan etti. "Yeryüzü toprak vermek istemiyor Ya Rabbi!" dedi. Hz Allah bu kez İsrafil'i ( As.) gönderdi. O da aynı şekilde özür beyan etti. Mikail (As.)'ı gönderdi. O da aynı şekilde özür beyan etti. En sonunda Azrail (As.)'ı gönderdi. Yeryüzü yine toprak vermek istemedi. Ancak bu kez Azrail, ”Hz Allah emretti ben bu toprağı alırım" dedi ve de aldı. Bir başka rivayette Cebrail'in aldığı da söylenmektedir. Azrail (As.) toprağı getirince Hz. Allah, ”Ey Azrail! bu görevi bir tek sen yerine getirebildin bu sebeple de topraktan yaratacağım insanoğlunun ruhunu kabzetme görevini de sana veriyorum." buyurdu. Hz. Allah Adem (As.)'in bedenini halk etmek için dünyanın değişik bölgelerinden toprak getirmesi için Azrail'e emir verdi. Bu yüzden insanların ten renkleri birbirini tutmaz oldu. Tıpkı toprağın renginin tutmadığı gibi. Cenab-ı Mevlamız Celle ve Ala hazretleri bu toprakların balçık haline gelmesini emretti. Adem (As.) böyle balçık halinde 40 yıl bekledi. Nitekim Allah-u Teala; 
“İnsan oğlu, bahse değer bir şey olana kadar, şüphesiz uzun bir zaman geçmiştir” buyurmuştur. Böylelikle Adem (As.)'in halife olarak yaratılacağı melekler ve Azazil tarafından duyuldu. Hepsi Adem (As.)'in henüz ruh üflenmemiş olan cesedini görmeye geldiler. Tabi Azazil de geldi. Adem (As.)'in kalıbı yatarken göğsüne vurdu, Boş olduğunu anladı. Ağzından girdi ardından çıktı. Etrafında bulunanlara, “Bunun içi boştur. Bu, bir şeye malik olamaz. Şayet Allah u Teala bunu benden üstün olarak yaratırsa ben isyan ederim. Eğer beni bundan üstün tutarsa helak ederim" diye yemin etti. Amma velakin İblis in bilmediği bir konu vardı. Adem (As.) a henüz ruh üflenmemişti. İblis boş cesedin içine girmiş çıkmış ve İnsanoğlunu bundan ibaret olacağını zan etmişti. Halbuki yaratmada eşi benzeri olmayan Hz Allah elbette kendine halife olacak zatı birçok donanımla yaratacaktı. Ama bundan melekler dahi gafil oldukları için Hz. Allah'a biz seni teşbih ve takdis ederken yeryüzünde kan dökecek ve isyan çıkaracak bir canlı mı halk edeceksin dediler. Ve Hz. Allah'tan, "ben bilirim, siz bilmezsiniz" cevabını aldılar. Hani Cenab-ı Hak kendi cevherinden bir nur halk etmiş ona hayran kalmış çok sevmişti. Ve bu nurun ortaya çıkmasını murad etmişti. İşte O Nur Adem (As.)'in evlatlarından birinde ortaya çıkacaktı. O nur, Nur-u Muhammed-i yani Hz Allah'ın sevgilisi, Alemlere rahmet nebisi Muhammed Mustafa (S.A.V.)'dır. Evet Cenab-ı Rabbülalemin Adem (As.) a ruhu üfledi ve Adem (As.) ayağa dikildi. Hz Allah  
Meleklere ve iblis'e Adem (As.)'e secde etmelerini emretti. Melekler derhal secde ettiler. Fakat iblis isyan etti, kibirlendi. “Ben ateşten yaratıldım bu ise kirli balçıktan ben ondan üstünüm" dedi. Ve de kaybedenlerden oldu. Derhal sureti çirkinleşti yakışıklı bir delikanlı görünümünden pis çirkin bir ihtiyara dönüştü. Cennet ten de kovuldu. Bunun üzerine ben yanlış yaptım demedi. Haşa Hz. Allah'a "sen beni azdırdın" dedi. İsyanını öyle bir noktaya getirdi ki, “Madem onu benden üstün tuttun bende onların önlerinden arkalarından sağlarından ve de sollarından yanaşacağım öyle vesveseler vereceğim ki çoğunu şükreder bulamayacaksın. 

Burada hassas noktalar var. Birincisi bu dünya da Hz. Allah'ın halifesi olduğumuz şuurunu bir an dahi unutmamalıyız. Hz. Allah indindeki kıymetimiz bu halifeliği ne kadar icra ettiğimizle alakalı. İkincisi çok güçlü ayrıca ilim sahibi, göremediğimiz bir düşmanımız var ve her an bize çelme takıp cehennem çukuruna göndermek için var gücüyle çalışıyor. Üçüncüsü de, bu düşmanın en büyük tuzağı ve de vesvesesi Hz Allah'ın vermiş olduğu maddi ve de manevi nimetlere şükürsüzlük…. 


O zaman başta insan nedir olarak yazımıza başlamıştık. İşte, Hz Allah'ın sanatını göstermek için var ettiği ve kendisinden şükür beklediği ve de bu şükrün karşılığı olarak akla hayale gelmeyen ödüllerle  
ödüllendireceği varlığın adı'dır İnsan...

Kaynak: Envâru'l Âşıkîn, Kimyâ-i Saâdet, Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri